5 Soruda Kazı Alanları: Troya

8/17/20

7 Minute

Türkiye’nin kültür turizmi açısından en rağbet gören örenyerlerinden Troya, 5.000 yılı aşan tarihiyle dünyanın en ünlü arkeolojik alanlarından biri arasında yer alır. Homeros'un İlyada'sında anlatılan hikayesiyle ölümsüzleşen Troya, UNESCO'ya göre, “Avrupa uygarlığının gelişmesinin kritik erken dönemini kavramada büyük bir öneme” sahiptir.

Anadolu coğrafyasındaki önemli örenyerlerine, kazı başkanlarıyla yapılan kapsamlı röportajlar ile ışık tutan “5 Soruda Kazı Alanları” serimizde yer verdiğimiz Troya’nın tarihsel önemine, antik kentin Kazı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan da “5 bin yılı aşkın yerleşim tarihimiz var. 10 farklı şehrin, 10 farklı katmanına ev sahipliği yapıyoruz,” sözleriyle dikkat çekiyor. Bu derin katmanlı antik yerleşimin geçmişi, bugünü ve geleceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için Prof. Dr. Aslan ile yaptığımız röportajı izleyebilirsiniz.

 

Troya’nın Kısa Tarihi

Günümüzde Çanakkale’nin Tevfikiye Köyü’nde yer alan ve tarih boyunca önemini hiç yitirmeyen Troya, 1998 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde dahil edilir. Antik kentte 1871 yılından beri yapılan kazılar, kentin tarihi boyunca defalarca yıkılıp tekrar kurulduğunu ortaya koyar. Bunun nedenlerinden biri, kentin Asya ve Avrupa kıtaları ile Ege ve Akdeniz arasındaki, deniz ticaretinde de öne çıkmasını sağlayan stratejik konumudur. Troya’daki en erken yerleşim kalıntıları MÖ 3000-2500 yıllarına tarihlenir ve bu dönemden itibaren sürekli yerleşim gören kentin varlığı, Roma Dönemi’nde sona erer. Bu benzersiz arkeolojik alan, 10 farklı şehir katmanıyla tarih boyunca çok sayıda medeniyetten taşıdığı izleri günümüze taşımıştır. Evlerin yapımında kerpiç kullanılması sayesinde zamanla katmanlar halinde üst üste biriken kalıntılar yapay bir tepe oluşturmuştur ve bugün, farklı katmanlardan kalan bu arkeolojik yapıları görmek mümkündür. 

 

Çağları Aşan Bir Troya Destanı: İlyada 

Troya’nın bu önemi ve popülerliğini besleyen bir etken de şüphesiz, antik dönemin en ünlü ozanı Homeros’un yazdığı İlyada destanıdır. Savaş, aşk, şeref, kahramanlık ve intikam gibi evrensel temaları işleyen bu mitolojik şaheser, Afrodit’in müdahalesiyle Helen'e âşık olan Paris’in Helen’i kaçırmasıyla başlayan Troya Savaşı’nı anlatır. Bu savaşta Akhalıların savaş kahramanı Akhilleus, komutanları Agamemnon ve Odysseus; Troyalıların en cesur savaşçısı Hektor; Olimpos tanrılarından Zeus, Afrodit ve Athena gibi çok önemli mitolojik karakterler boy gösterir. Troya’nın düşmesinde en büyük etken ise, Odysseus’un meşhur “Truva Atı” hilesini akıl etmesi olur.

Elbette, bu destan tarih boyunca çok farklı yaratıcı disiplinlere ilham kaynağı olmuştur. Resim, heykel, müzik, tiyatro ve son olarak sinema dallarında İlyada hikayesinin tamamına ya da parçalarına rastlamak mümkündür. Bu eserlerden en meşhuru ise pek çoğumuzun bildiği ve başrollerinde Brad Pitt, Sean Bean ile Orlando Bloom gibi ünlü isimlerin oynadığı Truva (Troy) filmidir. 

 

Troya’da Görülmesi Gerekenler

Bugün Troya Örenyeri’ni ziyaret ettiğinizde, başlı başına büyüleyici bir gezi deneyimi sunan antik kentte İlk Çağ dönemine ait örneklerden biri olan surların yanı sıra Athena Tapınağı, hamamlar, odeon (konser salonu), kutsal alanlar ve kentin sosyal yaşam alanı olarak kabul edilen tiyatroyu görebilirsiniz. Örenyerinin girişinde ise ziyaretçileri İlyada’nın destansı Truva Atı’nın bir replikası karşılar.

Troya’yı ziyaret ettiğinizde mutlaka görmeniz gereken bir başka değer ise, Troya Müzesi’dir. Barındırdığı zengin koleksiyonunun yanında modern mimarisiyle ve kültür sanat etkinlikleriyle de dikkat çeken bu müze, antik kentin tüm detaylarını paylaşarak ziyaretçilerini zamanda bir yolculuğa çıkarır.

 

Antik tarih ve mitolojiyle yakından ilgileniyorsanız, Troya Örenyeri ve Müzesi’ni gezdikten sonra yine Çanakkale’de bulunan Assos Örenyeri, Apollon Smintheion ve Alexandria Troas Örenyeri’ni de keşif listenize mutlaka eklemelisiniz.

Menu
English
Login