29.07.2022
5 Dakika
Trakya’nın bir kısmını ve Biga Yarımadası’nı kapsayan bir bölgeyi kapsayan Çanakkale çağlar boyunca bugün de olduğu gibi büyük bir öneme sahipti. Antik Çağlardaki adıyla Troas, Kaz Dağları eteklerinde yer almanın sağladığı çeşitlilik ve verimlilikle pek çok medeniyetin ilgisini çeker. Çanakkale’nin en erken yerleşimi Paleolitik Çağ’a diğer bir deyişle ise günümüzden 12.000 yıl öncesine tarihlenir.
Akdeniz’i Karadeniz'e, Asya’yı Avrupa’ya bağlayan Çanakkale Boğazı; yerleşik hayata geçilmesi ve buna bağlı olarak üretim ve ticaret faaliyetlerinin gelişmesiyle birlikte stratejik açıdan da önem kazanır. Bölge hem doğal hem de jeopolitik önemi sayesinde çağlar boyu kesintisiz olarak pek çok medeniyete ve onlardan kalan eserlere ev sahipliği yapar. Lidya, Pers, Roma, Bizans ve Osmanlı medeniyetinin izlerini taşıyan Çanakkale’de günümüze ulaşan pek çok eser ve ören yeri günümüzde de bu medeniyetleri ziyaretçileriyle buluşturmaya devam ediyor. Çanakkale haritasının tamamını dolduran ören yerleri ve çıkarılan eserlerin sergilendiği müzeler arasında mutlaka görmeniz gereken 5 yeri sizler için derledik. Gelin hep birlikte bu antik kentleri tanıyalım.
Anadolu’nun en büyük antik kentlerinden biri olan Alexandria Troas, Çanakkale’nin Ezine ilçesinde yer alır ve kuruluşu MÖ. 310’a tarihlenir. Büyük İskender’in komutanlarından biri olan Antigonos Monophtalmos tarafından kurulur. İskender’in kenti anlamına gelen Alexandria Troas ismini de Büyük İskender’in ölümünden sonra alır.
Roma Dönemi’nde de kent önemini kaybetmez ve Roma İmparatoru Hadrianus Dönemi’nde şehrin imar faaliyetleri sürdürülür. Roma Dönemi’nde dönem için maliyeti oldukça yüksek olan su kemerleri ve hamam inşa edilir.
Planlı yapısıyla dikkat çeken Alexandria Troas Ören Yeri’nde gymnasium, tapınak, stadyum, çeşme, taş döşeli caddeler, tiyatro ve liman bulunur. Anadolu’nun en büyük gymnasiumlarından biri olan Herodes Atticus Gymnasiumu Alexandria Troas Ören Yeri’nde yer alır.
UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Assos Ören Yeri, Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde yer alır. Antik Çağ yazarlarına göre MÖ. 7. yüzyılda Lesbos (günümüzde Midilli) Adası’ndan gelen göçmenlerin kurduğu bir yerleşimdir. Arkeolojik araştırmalara göre ise kentin geçmişi Bronz Çağı’na dayanır.
Günümüze ulaşan ihtişamlı surları ve yapılarıyla ziyaretçilerini karşılayan Assos Ören Yeri, liman şehri olmasına rağmen sarp kayalıkların üzerine kurulmuştur. Assos’ta yer alan ve tanrıça Athena’ya adanan Athena Tapınağı ve Nekropol alanı ören yerinin en önemli kalıntılarındandır. Athena Tapınağı’nın kalıntılarının bir kısmı İstanbul, Çanakkale, Louvre ve Boston Arkeoloji Müzeleri’nde sergilenmektedir. Nekropol alanında ise çok sayıda anıtsal mezar lahitleri ve aile mezarları görülebilir.
Apollon Smintheus’un Kalkolitik Çağ’da başlayan yerleşim serüveni Helenistik ve Roma Dönemi’ne kadar kesintisiz olarak devam eder. Apollon Smintheus Ören Yeri’nde hem Kalkolitik Çağ’ın izlerine hem de Helenistik ve Roma Dönemi’ne tarihlenen eserlere rastlamak mümkündür. Athena Tapınağı’ndan sonra Troas’ın en önemli ikinci kutsal alanı olan Apollon Smintheus pek çok yapıya ev sahipliği yapmasına rağmen İon stili tapınağı ile ünlüdür.
MÖ. 150 yılına tarihlenen tapınak, Troya Savaşı’nı konu alan kabartma frizleriyle bezenmiştir. Homeros’un ünlü eseri olan ve Troya Savaşı’nı anlattığı İlyada ise bu anlatının temelini oluşturur ve tapınağın kabartmalarında anlatıyı takip etmek mümkündür. Ören yerini ziyaret ettiğinizde içerisinde bulunan küçük müzede frizleri görebilir ve tapınağın ayağa kaldırılmış kısımlarında tapınağın eşsiz mimari yapısı hakkında bilgi edinebilirsiniz.
Homeros’un kaleme aldığı İlyada Destanı’na ilham olan Troya kültürlerinin izini sürebileceğiniz Troya Müzesi, ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim sunuyor. Müzede Troas Bölgesi’nden çıkarılan arkeolojik eserlerle bölgenin kültürü ziyaretçilere aktarılır ve ziyaretçiler yedi başlığa ayrılmış bir hikâyeyi takip ederler. Hikâyeyi oluşturan başlıklar ise şunlardır: Troas Bölgesi Arkeolojisi, Troya’nın Tunç Çağı, İlyada Destanı ve Troya Savaşı, Antik Dönemde Troas ve İllion, Doğu Roma ve Osmanlı Dönemi, Arkeoloji Tarihçesi, Troya’nın İzleri.
Dönemin pişmiş toprak kapları, tıbbi aletleri, göz alıcı lahitler, Troas Altınları ve dokuma örneklerinin sergilendiği müzede dijital uygulamalar ve sergileme teknikleri de kullanılmaktadır. Animasyon filmlerin, maketlerin ve çizimlerin kullanıldığı müzede aynı zamanda antik dönemde bölgedeki maddi kültürün gelişim hikayesi ise tarihi olaylar çerçevesinde anlatılır.
Dünyanın en ünlü antik kentlerinden olan Troya’yı duymayanınız yoktur. Ününü Homeros’un İlyada ve Odyseia Destanlarına borçlu olan Troya, hem edebiyat hem de tarih severleri buluşturan bir ören yeri konumundadır. Troya; MÖ. 3000 yılına kadar uzanan zengin tarihi, Anadolu’nun en zengin buluntularına ev sahipliği yapması ve Batı edebiyatının ilk eserlerine konu olması sebebiyle dünya kültür mirasının önemli değerlerindendir. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Troya Ören Yeri’nde günümüze ulaşan hamam, odeon, tiyatro, bouleterion gibi yapıları da görmek mümkündür. Alandan çıkarılan eserleri ise Troya Müzesi’nde görebilirsiniz.
Troya hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak ve Troya’da nasıl bir deneyim yaşayabileceğinize dair fikir edinmek için blog yazımızın yanı sıra Turkish Museums Youtube kanalındaki Uncovering: Troya isimli videomuzdan da yararlanabilirsiniz.