Bolu Akşemseddin Türbesi
Fatih Sultan Mehmet’in hocası, İstanbul’un manevi fatihi ve büyük ilim adamı Akşemseddin, MS 1459 tarihinde vefat ettikten sonra H.864 / M.1464 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından türbesi inşa ettirilmiştir. Kesme taştan yapılmış türbe, altıgen planlı ve kubbe ile örtülüdür. Beden duvarlarının her kenarında sivri kemerli niş içinde dikdörtgen pencereler yer almaktadır. İkinci sıra pencereleri sivri kemerli ve alçı şebekelidir. Türbenin kuzeydoğu köşesinde sivri kemerli niş içerisinde alınlığından inşa kitabesi bulunan giriş kapısı yer almaktadır. Türbe içerisinde Akşemseddin ve oğullarının sandukaları bulunmaktadır. Akşemseddin’in sandukası olan ceviz üzerine kabartma yazı ile süslü sanduka Osmanlı ağaç işçiliğinin güzel bir örneğidir. Akşemseddin Hazretleri gönlünün aydınlığını Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri’nde bulmuştur. Kutlu fetihe giden yoldaki manevi fâtihlerin en önde geleni Akşemseddin Hazretleri’dir. Akşemseddin Hazretleri, İstanbul’un manevi fâtihi, büyük bir âlim, hazık bir hekim, büyük bir veli ve çok yönlü bir Türk Bilim adamıdır.
Asıl ismi Muhammed Şemsettin Bin Hamza, lakabı Akşeyh’tir. Büyük evliyalardan Şihâbüddîn Sühreverdî’nin neslinden olup, soyu, Hazret-i Ebu Bekr-i Sıddık’a (ra) ulaşmaktadır. 1390 (H.792) senesinde Şam’da doğmuştur. Küçük yaşta hafız olmuş, yedi yaşında babası ile Anadolu’ya gelip Kavak’a (Samsun) yerleşmiştir. Bir süre sonra kendisi de büyük bir âlim ve veli bir zât olan babası vefat etmiştir. Akşemseddin, babasının vefatından sonra tahsiline devam ederek kısa sürede tüm şer’i ilimlerle birlikte tıp ilmini de tahsil ettikten sonra Osmancık Medresesi’ne müderris (profesör) olmuştur. Burada günün belli saatlerinde ders vermekte, artan zamanlarda nefsinin terbiyesi ile meşgul olmakta, devamlı takva üzere Hak’la birlikte bulunmaktaydı. Ondaki bu halleri görenler ve bilenler kendisine zamanın büyük velisi Hacı Bayram Hazretleri’ne gitmesini tavsiye etmişlerdir. Bu tavsiyeye uyan ve tasavvuf yolunda yükselmek isteyen Akşemseddin Hazretleri müderrislik görevini bırakarak, Ankara’ya gelmiştir.
Akşemseddin Hazretlerine, “İstanbul’un fethedileceği zamanı nasıl bildin?” diye sorulduğunda, şöyle cevap vermiştir: “Kardeşim Hızır ile ilm-i ledünniyye (Hz. Hızır’a ait olan özel bir gayb ve sır bilgisi) üzere İstanbul’un fetih vaktini çıkarmıştık. Kale fethedildiği gün, Hızır’ın yanında evliyadan bir cemaatle hisara girdiğini gördüm. Kale fetholunduktan sonra da, Hızır kardeşimi kalenin üzerine çıkmış oturur halde gördüm.”
Bu müzede etkinlik yok
Tüm Etkinlikler