Hatay Arkeoloji Müzesi

HATAY ARKEOLOJİ MÜZESİ

28 Aralık 2014 yılında ilk etabı ve 02 Mart 2019 yılında ikinci etabı açılan Hatay Arkeoloji Müzesi 19 sergi salonundan oluşmaktadır. Çağdaş müzecilik anlayışına göre tasarlanan müzede Paleolitik Dönemden Orta çağın sonuna kadar birçok önemli eser kronolojik olarak sergilenmektedir. ‘Dünyanın En Büyük Mozaik Müzesi’ unvanını elinde bulunduran müze de özellikle Roma ve Bizans Dönemi’ne ait mozaikler görülmeye değer güzellikte ve işçiliktedir.

Müzede öne çıkan bazı eserler vardır. Bunların bir kısmı:

KRAL ŞUPPİLULİUMA
Kral Şuppiluliuma’ya ait devasa heykel Amik Ovasında Tell Tayinat Höyükte bulunmuştur. Bazalt taşından yapılmış olan Geç Hitit Krallığı Dönemi’ne ait eser, oldukça büyük boyutu, sakallı ve üç boyutlu olarak yapılışı, göz betimlemesinin etkileyici olarak yapılması ve daha birçok özelliği ile ünik bir eser niteliği taşımaktadır. 1,5 metre yüksekliğinde ve 1,5 ton ağırlığındaki kral heykelinin arka kısmında da Luvi dilinde yazıt bulunmaktadır. Arkeolojik açıdan önemli bir yüz haline gelen Şuppiluliuma heykeli Hatay Arkeoloji müzesinde ziyaretçilerini beklemektedir.

ANTAKYA LAHDİ
Hatay Arkeoloji Müzesinin eşsiz eserlerinden biri olan Antakya Lahdi Roma Dönemi’ne aittir. Özel bir bölümde sergilenen lahidin üzerindeki figürlerden mezarın oldukça saygın ve kültürlü birine ait olabileceği düşünülmektedir. İşçilik ve görsel bakımdan etkileyici bir öneme sahip olan Antakya Lahdi, içerisinden çıkan değerli eserler ve bireylere ait iskeletlerle birlikte özel bir odada sergilenmektedir.

SİVRİ KAFATASLARI
Orta Kalkolitik Döneme tarihlenen sivriltilmiş kafatası geleneği 4000 yıl öncesinden gelip günümüzde Afrika kıtasında hala devam etmektedir.

TANRIÇA İŞTAR HEYKELCİĞİ
Geç Tunç Çağ’ına tarihlenen Tanrıça İştar Heykelciği rengi ve özel bir taş olan Lapis Lazuli taşından yapılmış olması nedeniyle oldukça farklı niteliklere sahiptir.

ANTAKYA TYKHE’si
Antiocheia (Antakya)’nın şansı ile ilişkilendirilen Antakya Tykhe’si Antakya’nın şehir surlarını, Orontes (Asi Nehri) ve Habib-i Neccar Dağını sembolize etmesi açısından hem sikke hem de heykel olarak karşımıza çıkmaktadır. Antakya’ya özel bu eserler Hatay Arkeoloji Müzesinde ziyaretçilerini beklemektedir.