Mersin Anemurium Örenyeri

4 5
Şimdi Açık

Anemurium Antik Kenti

Anemurium Antik Kenti; Antik Çağ’da Dağlık Kilikya Bölgesi’nin (Kilikia Tracheia/Aspera) batı bölümünde yer alan önemli önemli liman yerleşimlerinden birisidir. Günümüzde ise Mersin İli, Anamur İlçesi, Ören/Batıkent Mahallesi sınırları içerisinde kalan kent, Anamur ilçe merkezine 10 km uzaklıktadır. Bulunduğu konumu gereği Doğu Akdeniz deniz ticaret yolu güzergahında yer alan kent aynı zamanda Anadolu’nun iç bölgelerinde yer alan yerleşimlerin denize erişimini sağlamaktaydı. Bu sebeple de özellikle Roma İmparatorluk ve Bizans Dönemi boyunca stratejik bir konuma ve öneme sahipti. Bu süreçte Anamur Ovası’nın ana yerleşimi olan Anemurium, söz konusu ova için bir pazar ve idari merkez, aynı zamanda Kıbrıs’a olan yakınlığı sebebiyle de bir ticaret merkezi olmuştur. Kente ait kalıntılar, günümüzde Sultansuyu Çayı’nın Akdeniz ile birleştiği noktanın yaklaşık 1.5 km güneybatısında yer almaktadır. Anemurium’u batıda sınırlayan dağlık arazi, güneybatıda Akdeniz’e çıkıntı yapmaktadır. Öyle ki bu nokta Türkiye’nin Akdeniz’e uzantı yapan en güney ucu olup “Anamur Burnu” olarak bilinmektedir. Antik kentin kapsadığı alan ise Anamur Burnu’nun çevresi ve kuzeyindeki dağlık arazinin doğu yamacından ve eğimin azaldığı düzlük sahadan başlayıp Sultansuyu Çayı’na kadar uzanmaktadır.

Kentte halen çatısına kadar ayakta olan birçok yapı ve yapı kalıntısını görebilmek mümkündür. Sarp ve tepelik bir arazi üzerine kurulan akropole (yukarı şehir) ait kalıntılar, antik kentin güney ucunda, denize doğru çıkıntı yapan, oldukça yüksek ve çevreye hakim burun kısmında yer almaktadır. Burası aynı zamanda “Anamur Burnu” olarak da adlandırılmaktadır. Akropolde; Hellenistik ve Orta Çağ’a ait sur duvarlarının yanı sıra birçok yapı kalıntısı (olasılıkla sarnıç, hamam, kilise vb.) bulunmaktadır. Aşağı Şehir olarak adlandırabileceğimiz kuzey bölümde sahile yakın düzlükte ise kentin görkemli kamusal yapıları bulunmaktadır. Bunlar; odeon, tiyatro, bazilika, palaestra, 5 hamam, 4 kilise, su kemerleri ve surlar gibi yapılardır. Kenti batıda sınırlayan dağın yamaçlarında ise birçok mezar tipini bir arada görebileceğimiz geniş bir alanı kaplayan bölgenin en büyük nekropol alanı yer alır. Nekropol alanında farklı tipte birçoğu çatısına kadar korunmuş yaklaşık 350 adet mezar vardır.

Akropol

Anemurium Akropolü, antik kentin güney ucunda, günümüzde “Anamur Burnu” olarak adlandırılan, denize doğru çıkıntı yapan oldukça yüksek bir zirveye sahip sarp ve tepelik arazi üzerinde yer almaktadır. Akropolün zirve noktası yaklaşık 149 m yükseklikte olup antik kentin 73.000 m2’lik alanını kaplamaktadır. Özellikle kuzey ve doğu tarafları sur duvarları ve kulelerle çevrelenmiştir. Sur duvarları, Orta Çağ’da büyük çaplı onarım görmüştür. Bunun yanı sıra Orta Çağ’da büyük onarım geçirmiş olan sur duvarının doğu ucunda muhtemelen tarihi Hellenistik Dönem’e uzanan sur duvarının kalıntıları tespit edilmiştir. Söz konusu kalıntılar, Anemurium antik kentinin şu ana kadar sahip olduğu en erken mimari kalıntı özelliğini taşımakla birlikte, kentin yerleşim kronolojisinin daha erken dönemlere gidebileceğine de işaret etmektedir.

Nekropol

Kenti batıda sınırlayan dağın yamaçlarında birçok mezar tipini bir arada barındıran ve güneyden-kuzeye doğru yaklaşık 101.000 m2’lik oldukça geniş bir alanı kaplayan Anemurium Nekropolü bulunmaktadır. Burası Kilikya Bölgesi’nin en büyük ve en zengin nekropollerinden birisi olup Anadolu’daki Roma Dönemi mezarlıkları içerisinde en iyi korunmuş örnekler arasındadır. Nekropolde, M.S. 1.-4. yüzyıllar arasında inşa edilmiş yaklaşık 350 adet mezar bulunmaktadır. Öyle ki başlangıçta dar bir alanda bulunan mezarlık sahası, M.S. 2.-3. yüzyıllardan itibaren daha kuzeye, vadinin ilerisine kadar yayılmıştır. Bu yenilikler de kentin zenginleşmesi ve nüfusun artması ile ilişkilendirilmiştir. Bu mezarlar arasında Beşik Tonozlu Mezar, Baldakhen/Mausoleum Tipli Mezar, Kesik Koni Tipli Mezar, Eksedra/Aedicula Tipli Mezar, Kubbeli Mezar örnekleri görülmektedir.

Odeon

Odeon, Anadolu’daki en sağlam örneklerden birisi olup aynı zamanda Bouleuterion olarak hizmet vermiş olmalıdır. 31.00x21.00 m ölçülerinde, dört cepheli ve iki katlı bir düzenlemeye sahip olan yapı 925-1130 kişiyi ağırlayabilecek bir kapasiteye sahiptir. 15 oturma sıralı cavea, gösterilerin yapıldığı bir orkestra, sahne binası (scene), arka sahne (postscene) ve alt katta yer alan tonozlu galeriden meydana gelmektedir. Ne yazık ki üst örtüsü tamamen yok olmuştur. Odeon’a girişler, üst ve alt katta yer alan dört kapı ile sağlanmaktadır. Üst kat girişleri yapının batı cephesinde yer almakta ve seyirciler buradan çok kolay bir şekilde caveaya ulaşabilmektedir. Alt kat girişleri ise tonuzlu galerinin doğuya bakan her iki ucunda bulunmaktadır. Hem orkestra da hem de tonozlu galerinin zemini mavi ve beyaz tesseralardan oluşan geometrik desenli taban mozaikleri ile kaplıdır. Tonozlu galerideki mozaikler daha iyi korunmuş olmasına karşın ne yazık ki orkestradaki mozaiklerin büyük bölümü yok olmuştur. Odeon’un M.S. 2. yüzyıl’da veya M.S. 3. yüzyılın başında inşa edildiği düşünülmektedir.

Bazilika

Anemurium Bazilikası 21 x 45 m ölçülerindedir. Bazilikanın en dikkat çeken kısmı güneye bakan yarım daire formundaki apsisidir. Apsis, sur duvarı üzerine inşa edilmiş olup çatı yüksekliğine (8.50 m) kadar ayaktadır. Apsisin her iki yanında yer alan mekanların zemini mozaiklerle süslüdür. Yapıda gerçekleştirilen çalışmalar neticesinde nefleri birbirinden ayıran ve sütunların oturduğu stylobat kısmı tespit edilmiştir. Ayrıca yapının Odeon’a olan yakınlığından yola çıkılarak bir sivil bazilika olabileceği yönünde fikirler ileri sürülmüştür. M.S. 3. yüzyılda inşa edilmiş olan Bazilika’nın zemininde yer alan mozaikler ise MS 4. yüzyılda yapılmışlardır.

Tiyatro

Anemurium Tiyatrosu yarım daire formlu olup yaklaşık 60 m çapındadır. Tiyatroya, doğu yönünde, iki farklı merdivenle ulaşılmaktadır. Yarım daire şeklindeki caveası (oturma sıraları), bir yamacın eğiminden yararlanılarak inşa edilmiş ve doğuya (denize doğru) bakmaktadır. Analemna (caveayı dıştan sınırlayan duvar) duvarının yapımında büyük boyutlu dikdörtgen kireçtaşı bloklar kullanılmış olup bu duvarın, bazı noktalarda 10 m’yi bulan yükseklikte korunan kısımları mevcuttur. Bunun dışında, kuzey ve güney uçta, güneybatı ve kuzeybatıda olmak üzere 4 paradosla tiyatroya giriş-çıkış sağlanmaktadır. Günümüzde oturma sıralarına dair izler tamamen kaybolmuştur. Sahne binasının ise sadece duvar temelleri mevcuttur. Tiyatro, kentin refah seviyesinin yüksek olduğu bir süreçte, tahminen M.S. 3. yüzyılda inşa edilmiş olmalıdır.

Halk Hamamı

Halk Hamamı, antik kentin çatısına kadar korunmuş en görkemli ve anıtsal yapısıdır. Bu yapı, Salon Tipi Hamam tesisleri grubuna uygun olarak inşa edilmiştir.  İki katlı bir düzenlemeye sahip olan yapının birinci katında 4, ikinci katında ise 12 mekan yer alır. Hamamın ikinci katına, kuzey cephede yer alan 30 basamaklı bir merdivenle ulaşılmaktadır. İkinci katın kuzeyinde bulunan ana girişten apodyterium (soyunmalık) mekanına ulaşılır. Buradan da doğu-batı yönlü uzun ana salona geçilir. Ana salonun kuzeyinde frigidarium (soğukluk), latrina (tuvalet) mekanları, güneyinde ise tepidarium (ılıklık) ve caldarium (sıcaklık) mekanları bulunmaktadır. Soyunmalık ve soğukluk odalarında dekoratif süslemeli zemin mozaikleri yer alır. Halk Hamamı’nın ilk inşa evresinin Roma Geç Cumhuriyet-Erken İmparatorluk Dönemi olduğu düşünülmektedir. Hamamın mekanlarını süsleyen zemin mozaikleri ise M.S. 4. yüzyılın sonu ya da M.S. 5. yüzyılın başında yapılmış olmalıdır. Ayrıca ele geçen bulgular hamamın M.S. 7. yüzyılda asıl işlevinin dışında kullanıldığını ortaya koymuştur.

Büyük Hamam

Kentin merkezi bir konumunda bulunan bu yapı, kentteki en büyük hamamdır. 9 mekana sahip olan yapı; 32 x 37 m ölçülerinde ve 9.50 m yüksekliktedir. Anıtsal nitelikteki bu yapının ne yazık ki yarıya yakın bölümü yıkılmıştır. Salon Tipi Hamam tesisleri grubunun plan özelliklerini gösteren yapının kuzeyindeki mekanlar frigidarium (soğukluk), güneyindekiler ise caldarium (sıcaklık) mekanlarıdır. Büyük Hamam, Palaestra ile birlikte bir yapı kompleksi oluşturmaktadır. Bu iki yapı arasındaki bağlantı, hamamın doğusuna simetrik olarak yerleştirilmiş 3 mekan yoluyla sağlanmaktadır. Büyük Hamam muhtemelen M.S. 3. yüzyılda inşa edilmiş olmalıdır.

Palaestra

Anemurium Palaestrası, Büyük Hamam ile birlikte bir yapı kompleksi oluşturmaktadır. Yapı; merkezi büyük bir avlu ve bu avlunun kuzeyinde ve güneyinde bulunan dar ve uzun avlulardan oluşmaktadır.  Avluların zemini mozaiklerle kaplıdır. Palaestra’nın kuzeyindeki mekanlar ise şehrin geç inşa dönemine dair önemli bilgiler sağlamıştır. Buradaki mekanların kireç ocağı, çömlekçilik ve cam sanatı gibi çeşitli ticari ve endüstriyel alanlarda üretim yapan atölyeler olarak hizmet vermiş oldukları düşünülmektedir. M.S. 3. yüzyılda inşa edilen Palaestra asıl işlevini kaybettikten sonra da uzun bir dönem farklı işlevlerde kullanılmıştır.

Liman Hamamı

Kentin sahil kısmına en yakın olan hamamdır. Bu yüzden de Liman Hamamı olarak adlandırılmıştır. 25 x 32 m ölçülerinde ve 6 m yüksekliğindedir. Ne yazık ki yapının büyük bir bölümü tahrip olmuştur. 7 mekanı tespit edilebilen yapının güneyindeki 3 oda apsisli olarak düzenlenmiştir. Roma Hamamı olan bu yapıda bugüne kadar herhangi bir kazı çalışması yapılmadığı için hem mekanların tespiti hem de inşa tarihinin belirlenmesi hususunda şimdilik kesin bir bilgi yoktur.

Merkez (III 5) Hamamı

Antik kentin en merkezi noktasında yer alan Merkez Hamamı, Roma Dönemi hamam tiplerinden birisi olan “Sıra Tipi Hamam” tesisleri grubunun plan özelliklerini sergilemektedir. Hamam, tam ortasında kayrak taş kaplı zemine sahip bir salon ve bu salonun etrafında 10’a yakın mekan bulunan bir yapı kompleksidir. Bunlardan bazıları hamamın orijinal bölümleri iken bazıları daha sonraki inşa ve onarım safhasında eklenmişlerdir. Hamamın batı ve kuzey bölümlerinde hamamın asıl fonksiyonunun bittiği süreçten sonra yapılmış ve işlik/atölye olarak kullanıldığı düşünülen mekanlar yer alır. M.S. 4. yüzyılda inşa edilen Merkez Hamamı M.S. 6. yüzyıla dek kullanılmıştır.

Küçük (III 15) Hamam

Antik kentin kuzeyinde sahile yakın bir noktada düz bir alana inşa edilmiş olan Küçük Hamam, 6 farklı mekandan oluşmaktadır. Anemurium’daki diğer hamamlara kıyasla daha küçük boyutlu olan bu hamam, “Sıra Tipi Hamam” grubunun plan özelliklerine sahiptir. Hamamın ana mekanları güneyden kuzeye doğru apodyterium (soyunmalık), frigidarium (soğukluk), tepidarium (ılıklık), caldarium (sıcaklık) ve praefurnium (külhan) olarak sıralanmaktadır. Soyunmalık mekanında yaklaşık 60 m2’lik bir alanı kaplayan zemin mozaiği vardır. Mozaiğin tam merkezinde ise bu mozaiği yaptıran Mouseos’u onurlandıran sözlerin yer aldığı 4 satırlık Grekçe bir yazıt bulunmaktadır. Yapılan araştırmalara göre yapı muhtemelen M.S. 5. yüzyılda inşa edilmiş olmalıdır. Ancak son safhasında kentteki birçok kalıntı gibi asıl işlevi dışında, ticari/endüstriyel amaçlı kullanılan bir yapıya dönüştürülmüş, M.S. 660 yılında da tamamen terk edilmiştir.

Nekropol Kilisesi

Antik kentin kuzeyinde, nekropol alanı içerisinde bulunan Nekropol Kilisesi, üç nefli bazilikal plan şemasında ve doğu-batı yönlü inşa edilmiştir. Yapılan çalışmalar neticesinde kilesinin 5 farklı evreye sahip olduğu ve birçok mekanın zemininin mozaiklerle kaplı olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu zemin mozaikleri genelde geometrik motiflerle bezenmiş olup üzerlerinde kiliseye bağışta bulunan hayırseverlerin isimlerinin geçtiği bölümler (tabula ansata) görülmektedir. Bunlardan en dikkat çekeni ise bemada yer alan ve üzerinde palmiye ağacının her iki yanında duran bir leopar ve oğlak figürü tasvir edilen mozaiktir. Günümüzde Anamur Müzesi’nde sergilenen bu mozaik üzerindeki tasvir, “Barış Krallığı” ile ilişkilendirilmiştir. Yapılan çalışmalar sonucu kilisenin M.S. 5. yüzyılda inşa edildiği, MS 580 yılında gerçekleşen büyük depremden sonra da büyük zarar gördüğü ifade edilmektedir. Bu yüzden bu tarihten itibaren yapının kilise vasfını yitirmiş olabileceği varsayılmaktadır. Ancak yapılan kazılar sonucu elde edilen birtakım veriler, kilisenin M.S. 7. yüzyıldan sonra mezarlık olarak kullanılmaya devam ettiğini göstermiştir

Merkez (III 10 C) Kilisesi

Merkez (III 10 C) Kilisesi, kentin merkezi sayılabilecek bir noktasında, Merkez Hamamı’na ve Hazine Kilisesi’ne yakın bir konumda inşa edilmiştir. Yapı, üç nefli bazilikal plan şemasında ve doğu-batı yönlü inşa edilmiştir. Kiliseye giriş batıda bulunan kapılardan sağlanmaktaydı. Batısında narteksi, apsisin her iki yanında pastophorion (küçük odalar) hücreleri ve kuzeyinde sonraki dönemlerde eklendiği anlaşılan mekanlar yer alır. Kilisede orta ve yan nefleri birbirinden ayıran üçer adet sütun dizisi vardır. Kilisenin yan neflerinde pişmiş toprak kare levhalarla kaplanmış zemin döşemesi yer alır. Merkez Kilisesi, Anemurium halkına M.S. 5. - 6. yüzyıllar arasında hizmet vermiş olmalıdır.

Hazine Kilisesi

Kentin Aşağı Şehir olarak adlandırılan düzlük alanında yer alan kilise, 27 x 31 m ölçülerindedir. Yapı üç nefli bazilikal plan şemasında doğu-batı yönlü olarak inşa edilmiştir. Batısında narteksi, güneyinde ise ek mekanları bulunmaktadır. Yapıya giriş batıda bulunan kapılardan sağlanmaktaydı. Nartekse giriş ise güneydedir. Güney nefte yapılan kazılar sırasında zemin mozaikleri üzerinde 25 bireye ait olabileceği düşünülen iskeletler ortaya çıkarılmıştır. İskeletlerin yanı sıra bu kazılarda altın küpe, yarım daire formunda altın objeler, altın plaklar, haç betimli dekorasyon gereçleri gibi buluntulardan oluşan yaklaşık 35 adet değerli obje ele geçirilmiştir. Bu değerli objelerin ortaya çıkması kilisenin bir dönem kutsal emanetlerin saklandığı yer olarak düşünülmesine ve yapının da Hazine Kilisesi olarak adlandırılmasına vesile olmuştur. M.S. 5. yüzyılın ikinci çeyreğinde inşa edilen yapı, M.S. 7. yüzyılın başlarına kadar aktif olarak kullanılmış olmalıdır.

Kutsal Aposteles Kilisesi

Kentte sahile en yakın konumda inşa edilen yapılardan biridir. 41 x 19 m ölçülerindedir. Kilise ne yazık ki büyük oranda tahrip olmuş, günümüze de sadece temel izleri ulaşabilmiştir. Bu kiliseyi kentteki diğer kiliselerden ayıran en önemli özellik ise içerisinde atrium (avlu) kısmının bulunmasıdır. Bunun dışında üç nefi, narteksi ve pastophorion bölümleri ile bazilikal bir planda doğu-batı yönlü olarak inşa edilmiştir. Kiliseye giriş olasılıkla batıdan sağlanmaktaydı. Kilisenin zemini mozaikle kaplıdır. Narteks’deki mozaik üzerinde Kutsal Aposteles’in sevdiği dostları tarafından kilisenin yeniden yapıldığı ya da onarıldığından bahsedilmektedir. Kilise, muhtemelen M.S. 5. yüzyılın ilk çeyreğinde inşa edilmiş olmalıdır.

Otopark
WC

Yaz
08:00-19:00 Cumartesi 08:00-19:00 Pazar 08:00-19:00
Gişe Kapanış 18:30
Kış
08:00-17:00 Cumartesi 08:00-17:00 Pazar 08:00-17:00
Gişe Kapanış 16:30

65 yaş üzeri - T.C. vatandaşları Ücretsiz
0 - 8 yaş - yabancı uyruklu çocuklar Ücretsiz
0-18 yaş - Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gençler ve çocuklar Ücretsiz
Öğrenci(Üniversitelerin sanat tarihi, arkeoloji ve müzecilik bölümlerinde öğrenim gören öğrenciler) Ücretsiz
Yetişkin (Yerli ve yabancı tüm yetişkinler) 60.00TL
Bilet Al

Mersin Anemurium Örenyeri Ören/Batıkent Mahallesi (Mersin-Antalya Karayolundan 1,5 km içeride)
anamurmuzesi@kultur.gov.tr
Hızlı Arama Yol Tarifi

Bu müzede etkinlik yok

Tüm Etkinlikler
Müze Plan Müze Broşür Puan Ver
Menu
English
Giriş