7/23/21
5 Minute
Tarihin en eski zamanlarından beri Anadolu pek çok medeniyete ev sahipliği yaptı. İşte bu yüzden Türkiye, medeniyetlerin beşiği olarak bilinir. Anadolu’nun bu kültür çeşitliliği, bugün Türkiye'nin birçok müzesinde sergilenen sanat eserlerine de yansıyor tabii. Bu sanat eserlerinin en etkileyici olanlarından biri de şüphesiz heykellerdir. Yüksek düzeyde teknik ve işçilik gerektiren heykeller, mermer gibi kaliteli malzemelerden yapıldığı için günümüze iyi korunmuş şekilde ulaşan örnekleri çok. Sanatseverlerin Türkiye'de mutlaka görmesi gereken heykellerden bazılarına beraber göz atalım!
Listemize ilk olarak heykel sanatının en erken örneklerinden biri olan Balıklıgöl Heykeli ile başlıyoruz. Şanlıurfa’nın merkezinde, Balıklıgöl’de bulunan bu eşsiz heykel, 1.80 cm boyutlarında. Günümüzden 11,500 yıl öncesine tarihlenen bu eser, aynı zamanda insan boyutlarında olan en eski heykel unvanının sahibi. Bu kadar erken bir dönemde yapılmış, böyle bir sanat eserinin varlığı gerçekten insanı hayran bırakıyor.
Peki bu heykel kimi betimliyordu? Heykelin kime ait olduğu henüz gizemini koruyor. Eser, bugün Şanlıurfa Müzesi’nde ziyaretçilerini bekliyor.
Anadolu’nun köklü uygarlıkların biri olan Hititler, taş işçiliğindeki becerileri sayesinde heykel sanatında da öne çıkan medeniyetlerden biri oldu. Özellikle tapınak, saray ve anıtsal kapılar için devasa büyüklükte heykel ve kabartmalar üreten Hititler, heykellerinde genellikle tanrı, tanrıça ve kral figürlerini kullandı. Bu 2 metre uzunluğunu bulan görkemli heykelde ise Fırtına Tanrısı Tarhunda tasvir edilmiştir. Geç Hitit Dönemine tarihlenen eserde Tarhunda iki öküz tarafından bir araçla çekilir vaziyette gösterilmiştir.
Bugün Hititlerden bizlere kalan bu değerli mirası Adana Arkeoloji Müzesi’nde ziyaret edebilirsiniz.
Frigler, Hitit uygarlığının ardından Anadolu’da hüküm süren önemli topluluklardan biridir. Mimari ve mühendislikte yüksek teknikler kullanarak adlarından söz ettiren Frigler, sanatta da oldukça başarılıdır. Günümüzde Frig heykel sanatından çok örnek bulunmasa da ortaya çıkarılan eserlerde Friglerin Yunan, Geç Hitit ve Asur sanatının etkisinde kaldığını söyleyebiliriz. Üzerine kendi yorumlarını da katarak çok özgün eserler ortaya çıkaran Frigler, konu olarak genellikle ana tanrıça olarak gördükleri Kybele (Matar) figürünü işlediler. Frig heykel sanatının en güzel örneklerinden olan bu eserde ise, tanrıça ve iki yanında birer müzik aleti çalan figür görülmektedir.
Bu eseri, Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde ziyaret edebilirsiniz.
Antik Mısır Uygarlığı oldukça zengin bir kültür ve sanat dünyasına sahiptir. Heykel sanatında da kendine özgü stil ve tekniklerini öne çıkaran bu medeniyet, geriye sayısız eser bıraktı. Bu bronz heykel örneğinde görüldüğü gibi bir ayağını diğerinin önünde olacak şekilde öne doğru duran pozisyonu, Mısır heykel sanatının ayırt edici özelliklerinden biridir. Bu özellik sayesinde heykel, daha dengeli ve güçlü olur. MÖ 6. yüzyıla tarihlenen rahip heykeli ile alakalı diğer ilgi çekici özellik ise Efes Örenyeri’nde bulunmuş olmasıdır.
Medeniyetler arasındaki ilişkiler ile ilgili çok değerli bilgiler veren bu heykeli, Efes Müzesi’nde ziyaret edebilirsiniz.
Heykel sanatı denildiğinde akla gelen önemli merkezlerden biri Afrodisias’dır. Afrodisias, MÖ 1.yy ile MS 5.yy arasında aktif olan meşhur heykeltraşlık okulu ile biliniyordu. Antik kent, çevresinde bulunan zengin mermer yatakları ve Afrodisias’ın yetenekli sanatçıları sayesinde Roma’nın en önemli heykeltraş merkezlerin biri olmuştur. Kendi kullanımları dışında, diğer antik kentlere de yüksek kalite heykeller gönderiliyordu. Bunu kanıtlar nitelikte olan Dionysos ve Satyr Heykeli, Sagalassos Antik Kenti’nin simgelerinden biri olan Antoninler çeşmesinde yer alıyordu.
Bugün Aphrodisias’ın heykel ustalarının izlerini taşıyan bu eseri, Burdur Müzesi’nde ziyaret edebilirsiniz.
Antik dönemlerde yapılan bronz döküm heykellerin bir çoğu günümüze ulaşamamaştır. Bunun en önemli nedeni bronz heykellerin eritilip daha sonra başka alanlarda kullanılmasıdır. Bu yüzden bu heykelin neredeyse hiç zarar görmeden eksiksiz bir şekilde günümüze ulaşması büyük bir şanstır. Roma Dönemine tarihlenen bu eserde, savaş tanrısı Mars betimlenir. Marsın sembollerinden olan miğfer ve mızrağa sahip olan heykelin yüz ifadesi oldukça etkileyicidir.
Sıra dışı ikonografisi ile eşsiz bir değer olan bu heykeli, Zeugma Mozaik Müzesi’nde ziyaret edebilirsiniz.
Hadrian, Roma’nın önemli ve tanınan imparatorlarından biridir. Ancak diğer imparatorların aksine topraklarını gezerek, halkı ile tanışmış, o kentlerin kamu binalarına bağışlarda bulunmuştur. Troya’da o kentlerden biridir. Hadrian, Troya’daki Odeon yapısının yeniden yapılmasına maddi yardımda bulunmuştur. Bu nedenle Troyalılar bu heykeli Hadrian’a şükranlarını sunmak için yapmıştır. Zırh giymiş olarak tasvir edilen Hadrian’ın zırhının tam ortasında bulunan Medusa figürü ve kıyafetinin detayları çok dikkat çekicidir.
Roma Dönemi heykel sanatının örneklerinden biri olan bu eseri, Troya Müzesi’nde mutlaka görmelisiniz.