12/25/23
5 Minute
İç Anadolu ve Ege Bölgesi arasında bir geçiş noktası sayılabilecek Uşak, sınırları içinde tarihte ilk defa parayı kullanmalarıyla öne çıkan Lidya uygarlığının kurulduğu toprakları da barındırır. Paleolitik Çağ’dan beri insan yerleşiminin bulunduğu bu bölgede Frig, Lidya, Helenistik, Roma ve Bizans uygarlıklarının bıraktığı birçok iz bulunur. Bu yönüyle eşsiz bir tarihi zenginliğe sahip olan Uşak’ta mutlaka görmeniz gereken 6 yer hakkındaki bilgileri sizler için derledik.
Büyük İskender’in Makedonya Krallığı döneminde kurulmuş olan ve ilerleyen dönemlerde Bergama Krallığı ile Roma İmparatorluğu egemenliğinde varlığını sürdürmüş olan Blaundos Antik Kenti’nin kalıntılarının bulunduğu örenyeri, Uşak’ın görülmeye değer tarihi varlıklarından biridir. Örenyerinde kalenin, surların ve çeşitli idari binaların kalıntıları ile tapınak, stadyum ve kaya mezarı gibi yapıların günümüze kadar ayakta kalan kısımlarını görebilirsiniz.
Banaz Çayı üzerinde günümüzden yaklaşık 2.500 yıl önce Frigyalılar döneminde inşa edilen tarihi Clandras Köprüsü, yüzlerce yıl öncesinin mimari ve mühendislik tekniklerine ilgi duyanların Uşak gezilerinde kaçırmaması gereken bir yapıdır. Yemyeşil doğanın ortasında, altından akan Banaz Çayı’nın dinginlik veren melodisini dinleyebileceğiniz köprünün bulunduğu bölge, aynı zamanda güzel zaman geçirebileceğiniz bir piknik alanıdır.
Selçikler Örenyeri’nde, Roma İmparatoru Augustus tarafından kurulan ve MS 6. yüzyılda bölgenin piskoposluk merkezi olmasıyla önem kazanan Sebastiye Antik Kenti’nin kalıntıları bulunur. İki adet kilise binası ve Roma döneminden bir hamama da ev sahipliği yapan alandaki kazı çalışmaları buranın Bronz Çağı’ndan beri bir yerleşim yeri olarak kullanıldığını, kentin kuzeyinde bulunan tümülüsler ise bölgeye Lidyalıların yerleşmiş olduğunu gösterir. MS. 10. yüzyıla kadar önemini koruyan Sebastiye, çevresindeki diğer kentlerin dinsel açıdan kendisine bağlı olması nedeniyle antik dünyanın hac merkezlerinden biridir.
Uşak sınırlarındaki kazılarda ortaya çıkarılan tarihi eserlerin sergilendiği müze, Paleolotik Çağ ve Tunç Devri’nden gündelik kullanım nesnelerinin yanı sıra Frig, Lidya, Helenistik, Roma ve Bizans uygarlıklarına ait eserlerin de yer aldığı zengin bir koleksiyona sahiptir. Bilinen ilk paranın basıldığı ve kullanıldığı Lidya Devleti topraklarını da kapsayan bölgede bulunmuş pek çok sikke örneğini de görebileceğiniz Uşak Müzesi’ndeki en dikkat çekici eserler ise ünlü Karun Hazineleri’dir. Kanatlı Denizatı Broşu gibi muhteşem parçaları barındıran Karun Hazineleri’ni görmek için Uşak Müzesi’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Dünyanın en uzun ikinci kanyonu olan Ulubey Kanyonu, muhteşem manzaralar sunan bir doğa yürüyüşüne çıkmak için çok iyi bir tercihtir. Ulubey Çayı ve Banaz Çayı boyunca devam eden bir ana kanyona bağlı pek çok yan kanyonun bir araya geldiği bölgede, akarsu sporları, kaya tırmanışı, balonla gezinti gibi etkinliklere katılabileceğiniz gibi, büyüleyici güzellikteki kanyona hakim tepelerde çadır kurup kamp yapmanız da mümkündür. Ayrıca kanyonda nefes kesici manzarayı izleyebileceğiniz bir cam teras da bulunur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş serüveninin en can alıcı süreci olan Kurtuluş Savaşı’nda karargah olarak kullanılmış tarihi bir yapıda yer alan Atatürk ve Etnografya Müzesi’nde yöreye ait tarihi Uşak halıları, Esme kilimleri, eski silahlar ve geleneksel kıyafetler gibi objeler sergilenir. Bir katının Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Kurtuluş Savaşı’nın önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün anısına düzenlendiği müzede dönemin mobilyaları, Atatürk’ün yatak odası ve kişisel eşyaları da sergilenir. Müzenin bir özelliği de Kurtuluş Savaşı’nda esir düşen Yunan Ordusu Başkomutanı Trikopis’in Atatürk ve Türk ordusunun üst rütbeli kurmayları tarafından karşılandığı konakta bulunmasıdır. Müze, özellikle de bölgenin yakın tarihine ait kilit olaylara ve dönemin gündelik yaşamına ilgi duyanların kaçırmaması gereken bir mekandır.