Türkiye'de Yaşayabileceğiniz 11 Eşsiz Deneyim

30.07.2021

10 Dakika

Tarihi ve doğal güzellikler bakımından zengin bir ülke olan Türkiye’nin, neredeyse her bölgesinde keşfedilmeye değer hazineler sizi bekliyor. Her köşesinde farklı medeniyetlere ait izler taşıyan antik kentlerle muhteşem doğal güzelliklerin bir araya geldiği Türkiye’de yaşayabileceğiniz çok fazla eşsiz deneyim olduğunu biliyor muydunuz? Bunların sadece küçük bir kısmını sizler için listeledik. Gelin bu listeye birlikte göz atalım.
 

1. Kleopatra Plajı'nda Yüzün 

Turkuaz sular arasında tarihi Sedir Adası

Listemizin ilk sırasında, Marmaris'te bulunan Sedir Adası’nın (Kedreai) ünlü Kleopatra Plajı var. Kleopatra Plajı’nı bu kadar meşhur yapan özelliklerden biri, altın sarısı kumları.  Jeolojik oluşumlarla ortaya çıkan ve koruma altında olan kumlar, aslında özel bir biçimde oluşmuş kalker damlacıklarıdır. Kleopatra Plajı aynı zamanda birçok efsaneye de ev sahipliği yapar. Bunlardan en bilindik olanı, bu özel kumların, plaja ismini veren Mısır Kraliçesi Kleopatra ve Roma’lı komutan Mark Antonius’un adada buluşmaları için Mısır’dan gemilerle getirildiğidir.  Deniz gözlüğü ile su altına yapacağınız dalışlarda, deniz dibinin doğal güzellikleri ve dipteki yaşamın çeşitliliği sizleri büyüleyecektir. Kleopatra Plajı, altın sarısı kumları ve turkuaz suları ile sizleri bekliyor. Biraz tarih arayanlar için sahilin yanında keşfedilmeyi bekleyen bir antik kent var! Kedreai örenyeri önemli bir Karia kentidir. Bugün örenyerinin görülmeye değer bir çok yapısı bulunur. Sedir Adası hakkında bilgi almak için tıklayınız.

 

2. Kapadokya'da Balon Gezisi Yapın

Günbatımında balonların ve Kapadokya'nın muhteşem uyumu

Kapadokya, doğa ve tarihin iç içe geçtiği büyüleyici bir bölgedir. Doğal ve kültürel miras olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Kapadokya’yı bu kadar değerli kılan özelliklerden en önemlisi, şüphesiz bölgenin benzersiz yer şekilleridir. Peribacaları olarak adlandırılan bu doğa harikaları, bölgenin tarihi ile birleşince ziyaretçilerine olağanüstü bir manzara sunar. Kalkolitik Dönem’den beri yerleşim gören bu bölge birçok uygarlıktan izler taşır. Bugün Kapadokya’yı ziyaret ettiğinizde görebileceğiniz pek çok güzellik olduğu kesin, ama belki de bu coğrafyayı keşfetmenin en iyi yollarından biri, bölgeyi kuşbakışı izleyebileceğiniz sıcak hava balonlarına binmektir. Gün doğumunda binilen balonlar, sizlere büyüleyici vadileri ve diğer balonların gökyüzündeki uyumları ile görsel bir şölen yaşatacak. Kapadokya’ya geldiğinizde bu eşsiz deneyimi mutlaka yaşamalısınız. Kapadokya’da görmeniz gereken yerlerin başında Göreme Milli Parkı geliyor. 

 

3. Semazenler Hakkında Bilgi Edinin 

Galata Mevlevihanesi'nin iç dekorasyonu

Mevlevilik, büyük İslam düşünürü ve şairi Mevlâna Celâleddin-i Rumi’nin tasavvufî düşünceleri üzerine, kendisinin ölümünün ardından gelişen Sufizm tarikatıdır. Anadolu’nun çok değerli kültürel miraslarından biri olan ve din, sanat, musiki ve mimari alanlarında izler bırakan Mevlevilik hakkında öğrenilecek çok şey vardır. Ayrıca, Mevlevihaneler de Türkiye’de kesinlikle görülmesi gereken yerler arasındadır. Mevlevihane,  Mevlevilerin, geleneklerine göre toplandıkları yerdir. Türkiye’de en güzel örneklerini görebileceğiniz bu yapıların en meşhur olanı Galata Mevlevihanesi’dir. Bölgedeki en önemli Osmanlı yapılarından biri olan binanın içerisindeki mimariyi saatlerce keşfedebilirsiniz. Mevlevilik kültürünün bir diğer önemli parçası ise kuşkusuz Sema Törenleri’dir. Günümüzde, yüzyıllardan beri icra edilen bu törenler, UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’nde bulunur. Derin sembolik anlamlar içeren gösteriyi izlemek sizleri geçmişe uzanan gizem dolu bir yolculuğa çıkacak, sizlere unutulmaz ve eşsiz bir deneyim yaşatacaktır.

 

4. Ayaklarınızı Pamukkale'nin Şifalı Sularına Daldırın 

Pamukkale travertenlerinin etkileyici görüntüsü

Türkiye’nin en tanınmış doğa harikalarından biri olan Pamukkale, hemen bitişiğinde bulunan görkemli Hierapolis Örenyeri ile Türkiye’nin benzersiz bölgelerinden biridir.  Kalıntılarının büyük bölümü Roma Dönemi’ne ait olan Hierapolis, tarihin her döneminde önemli bir şifa ve inanç merkezi olmuştur. Bu önemli kent, yanında bulunan Pamukkale Travertenleri ile birlikte hem kültürel, hem doğal miras olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girmiştir. Antik dönemlerden beri Anadolu’nun farklı yerlerinden gelip sağlık ve güzellik arayan kişiler tarafından ziyaret edilen bölge, bugün de şifalı termal havuzları ile ziyaretçi ağırlamaya devam ediyor. Siz de Antik Dönem insanlarının yüzdüğü şifalı sulara ayağınızı daldırabilir, travertenlerin muhteşem manzarasının tadını çıkarabilirsiniz. Bir çok özelliği ile ayrıcalıklı bir konuma sahip olan Pamukkale, sizleri etkilemeyi bekliyor. Şifa yolculuğunuzu bitirdikten sonra, Hierapolis antik kentinden çıkarılan eserleri, hemen yakında bulunan Hierapolis Müzesi’nde keşfetmeyi unutmayın. 
 

5. Kekova'da Antik Kalıntılar Arasında Yüzün 

Kekova'daki bir kısmı sular altında kalan Likya mezarı

Kekova, Antalya’nın Demre ilçesine bağlı kıyıda kurulmuş olan Üçağız (Teimioussa), ulaşımın sadece teknelerle sağlandığı Kaleköy (Simena) ve hemen karşısındaki Kekova (Dolkisthe) Adası’ndan oluşan bir bölgedir. Antik Dönem’de Likya sınırları içerisinde olan bu bölgede pek çok tarihi yapı vardır. Kekova Adası’nın kuzey kıyısında büyük bölümü su altında kalmış bir batık şehrin kalıntıları bulunur. Adanın üzerinde bulunan ve bir kısmı suya inen merdivenler, ev temelleri ve lahitler kesinlikle görülmeye değerdir. Bu özelliği ile sualtı arkeolojisi açısından büyük önem taşıyan alan, doğal ve tarihi güzellikleri ile mavi yolculukların da cazip adreslerinden biridir. Kekova’da Akdeniz'in masmavi sularında yüzerek, bölgenin büyüleyici yapıları eşliğinde unutulmaz bir deneyim yaşayabilirsiniz. Mavi ve yeşilin bütünleştiği Kekova, su üstünde ve altında bulunan tarihi ile sizleri kendine hayran bırakacak. 
 

6. Derinkuyu Yeraltı Şehri’ni Keşfedin 

Derinkuyu Yeraltı şehrinin bir odası

Kapadokya bölgesi doğal güzellikleri ve tarihi ile ziyaretçilerini kendine hayran bıraksa  da burada görünenden çok daha fazlası var. Kapadokya'nın güzel manzaralarının altında sayısız yeraltı şehri bulunuyor! Bölgenin yumuşak tüf kayaları sayesinde oyularak yapılan bu mühendislik harikası şehirler, birçok medeniyete güvenli bir yaşam alanı sağlamıştır. Bu yerleşimlerden en büyük ve derin olanı ise Derinkuyu Yeraltı Şehri’dir.  Sekiz katlı olan Derinkuyu, büyük bir topluluğu içinde barındıracak ve ihtiyaçlarını karşılayacak odalardan oluşur. Yeraltı şehri ahır, kuyu, kiler, şaraphane, yemekhane, kilise gibi birçok alana sahiptir. Bu alanların hepsi diğerine dar tünellerle bağlanır. Kesinlikle görülmeye değer bir mekan olan Misyonerler Okulu kentin ikinci katında bulunur. Şehrin ayrıca inanılmaz bir havalandırma sistemi vardır. Kapadokya ziyaretinizde mutlaka uğramanız gereken mekanlardan biri olan Derinkuyu, sizleri gizemli atmosferi ve dar koridorları ile bambaşka bir dünyaya götürecek. 
 

7. Olympos'ta Kamp Yapın 

Olympos ve deniz kenarındaki muhteşem konumu

Tanrılar kenti Olympos, Antalya’nın Kemer ilçesinde bulunan önemli bir Likya yerleşimidir.  Kurulan Likya Birliği’nin en büyük kentleri arasında olması ve korsanlar tarafından tercih edilmesi bu önemin göstergeleri arasındadır. Bu liman şehri, deniz kıyısında bulunan muhteşem konumu ile ziyaretçilerini büyülüyor. Kentin günümüze ulaşmış kalıntılarının çoğu, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine aittir. Bugün özellikle gösterişli lahitleri ile dikkat çeken kentte, aslında keşfedilecek çok daha fazla şey var. Hemen yakınında bulunan ve Olympos’un sönmeyen ateşi olarak bilinen Yanartaş (Chimera), kesinlikle görülmeye değer bir doğal güzelliktir. Muhteşem manzaralı bir konumda yer alan Yanartaş’ta, taşlar arasından çıkan alevler epey ilgi çekicidir. Çok daha fazla görülecek yeri bulunan Olympos'u deneyimlemenin en iyi yollarından biri de çadır kurmaktır. Kamp yeri konusunda oldukça fazla seçeneğe sahip olan Olympos’ta, yemyeşil bitki örtüsü içinde dilediğiniz kadar doğa yürüyüşü yapabilir, antik kentin etkileyici tarihini keşfe çıkabilirsiniz. Akdeniz’in masmavi sularına olan yakın konumunu da unutmayalım tabii. 

 

8. Ünlü Troya Atı ile Fotoğraf Çekin 

Efsanevi Troya Atı

UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Çanakkale’nin Troya Antik Kenti, dünyadaki en ünlü arkeolojik alanlardan biridir. Kentin tarihsel değeri ve herkes tarafından bilinmesinin en önemli nedeni ise antik dönemin en ünlü ozanı Homeros’un İlyada ve Odysseia destanlarına konu olmasıdır. Stratejik coğrafi konumu nedeniyle birçok yıkım ve savaşa tanıklık eden kentte, 10 farklı yapı katmanı vardır. Bu destansı kenti ziyaret etmeden hemen önce görebileceğiniz Troya Atı replikası ise neredeyse Troya kadar popülerdir. Homeros’un destanlarında geçen meşhur Truva Atı, Akha askerlerinin Troya kentini fethetmek için içine saklandıkları devasa tahta bir attır. Bu hile sayesinde, Troyalılar atı, Athena’ya adak hediyesi olarak kentin içerisine alır ve içinde gizlenen askerler kentin kapılarını açar. 1975 yılında bu tahta at, Türk bir sanatçı tarafından yeniden ayağa kaldırılmıştır. Troya’nın simgelerinden biri olan bu meşhur atı kentin girişinde görebilir ve önünde harika bir hatıra fotoğrafı çektirip, anı ölümsüzleştirebilirsiniz. 
 

9. Rumeli Hisarı'nda İki Kıtayı Aynı Anda Görün

Işıklandırması ile Rumeli Hisarı

İstanbul’un en ikonik simgelerinden biri olan Rumeli Hisarı, İstanbul’un Avrupa yakasında ve boğazın en dar noktasında bulunur. Fatih Sultan Mehmet tarafından, İstanbul’un fethinden önce, boğazın kuzeyinden gelebilecek olası saldırıları engellemek amacıyla, Anadolu Hisarı’nın tam karşısına inşa edilmiştir. Rumeli Hisarı, döneminin en büyük burçlarına sahiptir. Hisara, Fatih Sultan Mehmet’in üç veziri tarafından Zağanos Paşa Kulesi, Çandarlı Halil Paşa Müzesi, Saruca Paşa Kulesi yaptırılmıştır. Yapının tarihi kadar, içinde bulunduğu alanın bitki örtüsü de oldukça etkileyicidir. Çam fıstıkları, erguvan ağaçları ve yabani bitkiler ile her mevsim İstanbul Boğazı’nın tipik florasının küçük bir kesiti, hisarın bahçesinde hayat bulur. Rumeli Hisarı’nda hem tarihe, hem kültüre, hem de doğaya doyacabilirsiniz. Hisardan görünen muhteşem manzara kesinlikle nefes kesicidir. Rumeli Hisarı’ndan iki kıtayı aynı anda görme şansına da sahip olabilir, Anadolu yakasına dokunacakmış kadar yakın hissedebilirsiniz. 
 

10. Göbeklitepe'de Tarihin Sıfır Noktasına Tanık Olun 

Göbeklitepe'nin megalitik yapıları

Listemize arkeoloji dünyasının en önemli keşiflerinden biri olan Göbeklitepe ile devam ediyoruz. Günümüzden yaklaşık 11.600 yıl öncesine tarihlenen Göbeklitepe’nin konumu, boyutları, tarihlendirilmesi ve yapılarının anıtsallığı gerçekten hayret vericidir. Böyle erken bir dönemde, bu kadar ileri düzeyde teknik ve mimarlık bilgisi gerektiren yapıların inşa edilmiş olması, Göbeklitepe’nin benzersiz bir arkeolojik alan olduğunu kanıtlar niteliktedir. Bir yerleşim alanı olarak kullanılmayan, yalnızca dinsel amaçlara hizmet eden bu alanda birden çok tapınak bulunur. Bu yönüyle de yalnızca dünyanın en eski değil, aynı zamanda en büyük dini merkezlerinden biri olarak kabul edilir. Peki bu yapıları kimler yaptı? Bu tapınakların amacı neydi? Bu kadar görkemli yapılar nasıl ayağa kaldırıldı? Göbeklitepe’de daha cevaplanması gereken çok soru ve keşfedilmesi gereken çok gizem var. Kesin olan tek şey, Göbeklitepe’nin tarihi değiştiren bir keşif olduğu. Siz de Şanlıurfa’yı ziyaret ederseniz, Göbeklitepe’de tarihin “sıfır noktasını” görebilir, görkemli yapıların arasında kaybolabilirsiniz. 
 

11. Likya Yolu’nda At Binin

Likya Yolu arkada Ölüdeniz manzarası ile

Türkiye’nin en uzun mesafeli yürüyüş parkurlarından biri olan Likya Yolu, Fethiye Ovacık yerleşiminden başlayıp, Antalya’nın Geyikbayırı yerleşiminde sona erer. Likya Yolu, MÖ 3000’li yıllarda Akdeniz bölgesinde hüküm sürmüş olan Likya Uygarlığı’nın kentlerini birbirine bağlar. Bu yolların bazı kısımlarının Likyalılar tarafından ticaret ve nakliye amacıyla kullanıldıkları bilinir. Akdeniz’in muhteşem doğası içinde devam eden yol, aynı zamanda tarih ve doğaseverlere adeta bir açık hava müzesi sunuyor. Yol, el değmemiş küçük koylardan, dağ yamaçlarından, ormanlık bölgelerden ve Likya Uygarlığı’nın önemli kentlerinden geçerek doğa yürüyüşü tutkunlarına inanılmaz güzellikler sunar. Ancak Likya Yolu’nda deneyimleyebileceğiniz bir başka seçenek daha var. Türkiye’nin en güzel coğrafyalarından birinde, bir at ile bağ kurarak, birlikte doğa ve tarihin derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Genellikle doğa yürüyüşü için kullanılan bu yollar at üzerinde gezildiğinde sizlere bambaşka bir deneyim yaşatacaktır. Likya Yolu’nda keşfedebileceğiniz antik kentlerden bazıları: XanthosLetoonPatara, Simena, AndriakeMyraOlymposPhaselis

Menu
English
Giriş